19 Temmuz 2017 Çarşamba

Yürümeye Övgü




Sonbahar bir yürüyüş mevsimi; yürüken yorulduğunuzda çimenlere, banka yada bir ağacın gölgesine oturup yaşamın tadına varırsınız böylece.. Yürümek; kalmak zorunda olmayı, ve aceleciliği yok eder. Keyiflidir, insanın gündelik hızlı tüketim alışkanlıklarını törpüler. Yürüyüşler yazıyla bütünleşince de başka bir boyut açılır.

- J.J.Rousseau itiraflarını kaleme alırken, yürüyüş, kendisi için sonsuz bir mutluluk olduğu halde, bu bağlamda eski izlenimlerini kağıda geçirmediği için büyük bir pişmanlık duyduğundan söz eder. “Yaşamımda anımsayamadığım ayrıntılar konusunda beni en çok üzen yolculuk notları tutmamış olmamdır” der.

 Elbette J.J.Rousseu'nun yaşadığı çağda her şeyi kayıt altına alan teknolojik cihazlar yoktu. Bugün gittiğimiz her yeri yaptığımız her şeyi kayıt altına alan müthiş bir alışkanlığımız var. Hızlı ve çabuk tüketen bir alışkanlık. Bunların faydaları var elbet. Ama yarına dair yorumsal yaşanılan anın büyüsüyle yazılmış yorumsal yada şiirsel sözcükler her şeyi kayıt altına alan alışkanlıktan daha  hissedilir ve edebi olma özellikleri taşır. Kağıt hala ölmedi. Kalemimiz (tuştakımımız) ve ellerimiz algıladıklarımızı ve deneyimlediklerimizi son model cihazlardan daha yaratıcı şekilde ölümsüzleştirebilir yazıya döktüğümüzde.  Eğer not tutmayan biriyseniz, bu kitabı okuduktan sonra seyahatlerinizde defter kalemiz yanınızdan eksik olmayacak.

 Yolculuk notları; yaşamın kanıtı, edebiyatın sürekliliğini sağlayan, edinimlerin ve izlenimlerin yazıya döküldüğünde büyüyen sonsuz bir zamanın kanıtı..

 Yürümek: dağlarda yürümek, ormanda yürümek bir nehir boyunca yürümek, ay ışığında yürümek, karanlıkta-aydınlıkta yürümek, kentte yürümek, evlerin-ışıkların arasında yürümek, trafiğin içinde yürümek, bin yıllar öncesinin beyaz taştan sütunları-heykelleri arasında yürümek, çölde yürümek, sıcakta-soğukta yürümek, yağmurda ve karda yürümek, toprakta-çimende yürümek asfaltlı-taşlı yolda yürümek, evden-işe, işten-eve, okula yürümek, amaçsızca yürümek bir amaç için yürümek, yalnız yürümek, birlikte yürümek, Sessiz yürümek.. Yürürken fotoğraf çekmek, konuşmak, şarkı söylemek, bağırmak, haykırmak, isyan ederek yürümek ve düşünmek... Yürüme'nin hareketliliğinin Düşünce'ye taze ve ferahlatıcı dokunuşu..

Yürümeye Övgü; nerede yürürseniz yürüyün, Yürüyüşlerinize bakış açınızı değiştirecek bir kitap. Yürümek dilimizde olumluluğa, ilerlemeye, yer değiştirmeye ve “yeni”ye vurgunun kapsamlı bir ifadesi ola gelmiş. Türkçe konuşanlar dünyasının ( yörü-yürü-yörür-yürür yörük ) neredeyse bütün bir kültürü ve milletlerini ifadelendirmeye yeten bir sözcük "Yürümek". Yürüyen bir dil ve kültürün insanları için durağanlığa karşı eylemselliği olumlayan yücelten birleştirici bir kelime. Katıldığım doğa-tarih yürüyüşleri ve yürümek üzerine söyleşilerde hep aklıma gelir; yıllar evvel izlediğim "Hacivat-Karagöz Neden Öldürüldü" filminin müziklerinden biri olan sözlerini Levent Kazak'ın yazdığı Haluk Bilginer'in söylediği o güzel şarkı; "yürürün

"Yürümeye Şarkı" diyebiliriz

yürürün
yüklenüp karanluğu, ışıklara yürürün,
yıldızlaru aş edüp, rüyalara yürürün,
göç dedüğün heç bitmez, bilünmeze yürürün...
gurbettür melmeketüm, yanluzluğa yürürün...
uyurkene yürürün, külerkene yürürün,
yağmurlarla yürürün, özlerkene yürürün,
doğarkene başladu, büyürkene yürürün,
çaruklarun aşındu, ölürkene yürürün,
kalmak istedü yaşlu, eksülerek yürürün,
bübek istedü gelmek, çoğalarak yürürün,
göç dedüğün heç bitmez, bilünmeze yürürün...
ev dedüğün heç durmaz, yol sırtunda yürürün...
közel kızlar gülüştü, gülücükle yürürün,
durmak isterün elbet, dururkene yürürün,
canum istedi memüş, özlerkene yürürün,
çaruklarun aşındu, ölürkene yürürün...


https://www.youtube.com/watch?v=iMqz3o1QRzw
Göçebe kültürün etkileri günümüzde hala mevcut. Sanatta dilde mimaride her yerde görebiliriz. Linguistik ve müzik ile aramız yerleşik (Kent) kültürünün Batı'sına göre gerilerde, okuryazarlık eskiden bir gelişmişlik ölçütüydü. Şimdi herkes okuyor fakat anlamıyor yarım okuyor dünyanın sorunu yarım yamalaklık. Yürümüyor böyle yarı-cahil okumakla, yürümeyen bir şeyler var. İşler yürümüyor, dil yürümüyor.
Tahsin Yücel çok güzel demiş; "okuyan adam, roman okuyan adamdır" Her Roman da bir yürüyüştür. Okumak yürümek okudukça yürümek yürüdükçe daha çok okumak birbirini kovalayan bir bilinçlenme süreci. Bir yürürokurluk eylemi.
Yazıya, sözcüklere dökülen her yol gidilen yolun boyutunu değiştirir ve birden fazla yol yaratır. Kayıp zamanın keşfetmenin yollarından biri de budur kanımca. Yürüyerek küçülen dünya ve yazıya dökülerek büyüyen dünyalarımız. Yürüyüşler bizi başka ufuklara ve hayallere iter, her yürüyüş başka bir yürüyüşün hazırlığıdır ön çalışmasıdır. Bütün büyük değişimlerin arkasında büyük yürüyüşler vardır; meraklı adımlarla atılmış..
Şairin dediği gibi;
Yürümek:                                                                                                                  
yürekten                                                                                                                  
gülerekten                                                                                                                      
yürümek...

Doğan Sevimbike

Yürümeye Övgü: Sel Yayınları                                                                              
Yazar: David Le Breton                                                                                              
Çeviri: İsmail Yerguz

Hiç yorum yok: