13 Eylül 2016 Salı

BİR SEVGİLİNİN PARMAKLARININ YÖRÜNGESİDİR İSYAN



Ama, isyan
Yörüngesidir bir sevgilinin parmaklarının,
Kıpırdamaya, durmadan örmeye
Devam etmesi gereken.



                                            Martin Espada

Kitaptan:
“Şair, yazar, çevirmen. 1957’de Brooklyn, New York’da Doğdu. Porto Rico Kökenli bir ailenin çocuğuydu. Northeastern Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Bir süre ücretsiz kira avukatlığı yaptı. Massachusetts Üniversitesi’nde profesör; hukuk ve yaratıcı yazarlık dersleri veriyor. Çağdaş Amerikan şiirinin önde gelen isimlerinden Martin Espada “Kuzey Amerikalı şairalerin Neruda’sı olarak tanımlanmaktadır. Imagine of the angels of bread (1996) adlı kitabıyla Amerikan Kitap Ödülü’nü kazandı. Ayrıca makalelerini içeren Zapata’s Disciples adlı kitabıyla Bağımsız Yayınevleri Kitap Ödülü’nü aldı. Paterson Şiir Ödülü, PEN/Revson Şiir Ödülü, Robert Creeley Ödülü aldığı diğer ödüller arasında sayılabilir.”
Şairin-Paltosu-Kapak-
Şiir çevirisi hayli zor iştir, şiirin yazıldığı dil; dilin teknik yapısı ve sözcük zenginliği ile değişir anlam kaybeder yada anlamı güçlenir. Bu sebeple şiir için en az çevrilen yada çevrilse de özgün dilindeki etkiyi bulamayan bir edebiyat alanı da diyebiliriz. Fakat bu kitap için aynı şeyi diyemeyeceğim. Şiirleri okudukça bazen Türk bir şairden okuyormuşum hissine kapılıyorum. En az şair kadar çevirmen de önemlidir. İlyas Tunç’un, ustaca çevirisiyle ortaya çok güzel bir eser çıkmış. Şunu da eklemeliyim; şiir bir dilin en zengin en güzel halidir ve çeviri; özellikle şiir çevirisi bambaşka birşey, şiir yeniden yaratılıyor kelimeler daha da güçleniyor. Bunun sebebi olarak şairin ve çevirmenin aynı dünya özlemini aynı ufku paylaştığını ve aynı gerçekleri gördüğünü düşünebiliriz. Başka türlüsü de olmazdı herhalde.
Martin Espada şiirlerinin konusu herşey çünkü insana ait ne varsa ona yabancı değil; bağımsızlık, sömürgeler, Amerika’daki siyahiler, taksiciler, garsonlar, işçiler, kilise çalışanları, dul kadınlar, terkedilmişler, savaşlar, köylüler, gerillalar, faşist iktidarlar, yolculuklar, sevgililer, aşk ve devrimler…  Kitap, Martin Espada’yı iyi tanımamız için ilk olarak İlyas Tunç’un “Politik İmgelemenin Şairi” adlı bir makalesiyle başlıyor. Walt Whitman’dan Pablo Neruda’ya uzanan Langston Hughes ve Allen Ginsberg’i de kapsayan bir geleneğin devamcılarından biri olarak ifade ediyor kendini ve yine kendi tabiriyle “ben kocaman bir ağacın ufak bir dalıyım” diyor; kitabın sonundaki “Martin Espada’yla Söyleşi” kısmında. Nazım Hikmet hakkındaki düşünceleri de gene bu keyifli söyleşide yer alıyor. Kitapta Ömer Hayyam’la tanışmasını anlattığı bir şiiri bile mevcut. Palto yapar gibi şiir yazıyor; ve gene büyük bir paltonun içinden çıkıyor, başka bir palto yapmak için sözcükleri ve dünyası…
“Bu palto gibi bir şiir yazmak istiyorum,
düğmeleri, cepleri, çimen rengi kumaşıyla,
öksürükten boğulan bir adama bir palto kadar yararlı bir şiir.
Öğret bana.”




VEYAYINEVİ güzel kitaplar basmaya devam ediyor. Şiir kitapları sadece şiirlerden oluşmuyor, çevirmen-yazar söyleşileriyle ve yazar hakkında geniş bilgi sunumuyla, şairin ve şiirin dünyası hakkında düşüncelerimizi zenginleştiriyor; bu sebeple bir şiir-sanatı bir poetika kitabı olarak da görülmeli, okunmalı.
Doğan Sevimbike

Hiç yorum yok: