20 Ağustos 2016 Cumartesi

Bedenin ve Zihnin Ortak Müzikali; “koşmasaydım yazamazdım” yada "koşmaktan söz ettiğimde sözünü ettiklerim"






Koşmaktan söz ettiğimde sözünü ettiklerim; her ne kadar Haruki Murakami’nin otobiyografik eseri olarak tanınan “koşmasaydım yazamazdım”, Raymond Carver’ın “What We Talk About When We Talk About Love” ( aşktan söz ettiğimizde sözünü ettiklerimiz kitabına gönderme olduğu anlaşılmasa da orjinal ismi; What  I Talk About When I Talk About Running (hashiru koto ni tsuite kataru toki ni boku no kataru koto) “Koşmaktan söz ettiğimde sözünü ettiklerim"  diyebiliriz. Lakin edebiyat eserlerinin çevirileri kültürel ve dilin zenginlikleri ölçüsünde değişir çeviri de romanı belli koşullarda tekrar yazmak gibidir. Yeniden içindeki özgünlüğü evrenselleştiren şey romancının ustalıkla kullandığı dil olsa da çevirmen o dilin elçisi gibi karşı tarafa aynı hisleri yaşatacak şekilde yeniden yazar romanı. Bu sebeple “koşmasaydım yazamazdım” daha iddialı olmuş. Murakami’nin dile getirmek istediği yazmak ve koşmak arasındaki bağ, Türkçe ifadelenişi ile orjinalinden daha fazla derinlik katmış sanki. Türkçenin üretken yapısı ve zenginliği.

 Koşmasaydım yazamazdım; bilindiği gibi Murakami bir maratoncu, koşu onun hayatının özellikle günlük hayatının bir parçası, sabah erken güneşin henüz doğmadığı o serin günbaşlangıçlarını koşarak geçiren bir yazar. Murakami maratonlara katılıyor ama kendiyle yarışmak için katılıyor. Koşmak, olabildiğince kendinle olmak, koşarken başkalarını geçmek, arkada kalmak meselesi yada belli bir zamanda çizgiye ulaşmak değil, Murakami için koşmak; bir yalnız kalma hareketliliği, beynin bedenin parçalarını ikna etme bir terleme ve ileriye odaklı düşünme eylemi. İnsanın kendisiyle rekabeti, maraton koşar gibi çalışmak ve yazmak.


  Kişisel gelişim kitapları furyası tüm dünyayı sarmış durumda, plaza ve endüstri "endeksli"  okuyan (avm-kültürü'nün "edebiyat" anlayışı) kalabalıklarda gidip gelen bir “sosyalleşme” almış başını gidiyor. Lakin Edebiyat dediğimiz şey zaten kişisel gelişimi en derinlikli en özgür ve en açık olarak deneyimlendiren bir alan. Murakami’nin bu kitabı “kişisel gelişim kitapları” listelerinde olabilir. Çünkü o kitaplarda ( kişisel gelişim vs avm-edebiyatı ) yazan şeylerin yüzeyselliği yerine otobiyografik romanlar okumak her zaman daha yararlıdır. Mücadele etmenin bir rekabet anlayışından gelmediğini çok iyi ifade edebildiği için “kişisel gelişim” kitaplarından ayrı tutuyorum ve kişisel gelişim için de okunmalı diyorum.

 Yorulmak, terlemek, düşmek ve tekrar kalkıp yola devam edeceğini bilmek, İçinde bulunduğumuz sağlıksız yaşamla mücadele etmek için sağlıklı olmamız gerekiyor, Murakami de böyle diyor;

“Ama gerçekten sağlıksız olan şeylerle uğraşmak için insan mümkün olduğunca sağlıklı olmak zorundadır. Bu benim tezm. Yani sağlıksız bir ruh bile. Yine sağlıklı bir vücuda gereksinim duyar.”
 

Bir yalnızlıkla başa çıkma çabası olarak “Koşmak”


 Yazmak ve koşmak konusunda insanı heyecanlandıran bir kitap. Bedenin ve zihnin ortak müzikali gibi yazmak ve koşmak orkestranın yaratıcılığına bağlı, koşulan yer, havanın sıcaklığı, mesafe, irademizin ve bedenimizin gücü, önceki antremanlarımıza bağlı olarak.. Yazmak koşmanın getirdiği özgür hissetme ve ilerleme devamlılığının zihnimize aşılamak, çok yorulmak terlemek bitkin düşmek, ama maratonu tamamlamak, yarışı değil, süre yok. Murakami koşmayı yazarlığın getirdiği yalnızlık hissiyatının üstesinden gelme çabası olarak görüyor.


  Maraton koşar gibi kitapları çevrilen Murakami’nin geçtiğimiz haftalarda Türkçeye çevrilmiş kitabı “Sputnik Sevgilim” okudum. Japonya’dan bir Yunan adasına uzanan üç kişinin aralarında geçen aşk hikayesini anlatıyor. Hikayenin geçtiği ada kitapta adı geçmese de sünger avcılığı ve Türkiye ile yakınlığndan bahsetmesi sebebiyle Simi adası olduğunu tahmin ediyorum. Murakami’nin sürükleyici dili ve anlatım yalınlığı ile Türkiye üzerine bir romanını da okumak isterdim doğrusu. Popüler olana hep kuşkucu yaklaşmışımdır yada önceliğim olmamıştır genelde, ama Murakami biraz farklı, Yaz ayları bitmeden sahilde "Sahilde Kafka" okuma vakti geliyor...


Doğan Sevimbike